27 Şubat 2011 Pazar

Elveda Şampiyonl..

Şampiyon olmayı büyük ölçüde garantileyenler için Şampiyo başlığını tersten vurgulayım dedim dünkü maçtan sonra.  Ne yazık ki şampiyonluk başka bahara kaldı diyebiliriz. Barcelona’nın Gijon deplasmanından beraberlikle dönene kadar da umudu kesmiştik aslında şampiyonluktan. Ama bu sefer iş o seferkinden biraz daha zor. Deplasmanda kaybedilen 14. puan oldu bu. 4 beraberlik ve 2 mağlubiyet deplasman karnemiz. Evimizdeyse tam tersi bir tablo var. Şu ana kadar hiç puan kaybı yaşamadık. Ama bu deplasman karnesi ve Barcelona gibi bir rakip gibi unsurlar şampiyonluk şansımızı oldukça düşürdü.

Maça son Lyon deplasmanındaki tek golü atan Benzema’yla başladı Mourinho. Adebayor yedekti. Bir başka değişiklikse Di Maria’nın yedek kalıp, Kaka ile başlamasıydı. Kaka’nın oynamasıyla Mesut sağ çizgide görev yaptı. Açıkçası bu da Mesut’un performansını düşürdü diyebiliriz. Kaka eskiye oranla daha iyi gibiydi. En azından bir kıpırdanma var. Ronaldo’daysa tutukluk hâla devam ediyor. Nerede maç başına en az bir gol atan Ronaldo, nerede şimdiki haftalardır gol atamayan Ronaldo. Ronaldo’daki bu düşüş takımı da şüphesiz kötü etkiliyor. Benzema ise hâla aynı Benzema. Hiçbir ilerleme yok adamda. Hele maçın son dakikalarında atamadığı bir gol var evlere şenlik. Gerçekçi olmak gerekirse bu sene de şampiyonluk uzak. Artık önümüzde iki hedef kaldı, Barcelona’yı yenip kupayı almak ve Şampiyonlar Ligi. Bu ikisinden de başarılı olunursa ligin kaybı o kadar da büyük olmaz.

Maçın 60. dakikasında Lass’ın yerine Adebayor, Kaka’nın yerine de Di Maria’nın girişyle 4–1–4–1 gibi bir anlayışla sahaya dizildi Madrid. Daha sonraysa Marcelo’nun çıkıp Grenero’nun girmesiyle tüm riskler alındı. Gerçi Ronaldo ve Adebayor’un direkten dönen topları, Benzema’nın boş kaleye atamadığı gol gibi pozisyonlar bulduk ama gol bir türlü gelmedi.

Şampiyonluktan bu kadar uzak kalmamızı iki şeye bağlayabiliriz aslında. Birincisi deplasman karnesi. Puan kaybettiğimiz 4 beraberliğin 3’ü 0-0. Biri de 1-1 (Lig sonuncusu Almeria karşısındaki sonuç bu da). Diğeriyse 1-0 ve Barcelona’dan alınan 5-0’lık mağlubiyet. Deplasmanlarda kapanan takımları açmakta zorluk çektiğimiz şüphesiz. Bunu aşamamamız şampiyonluk yarışının uzağında kalmamıza sebebiyet verdi. Bir diğer nedense forvetteki tutarsızlık. Hugain’in sakatlığından sonra Benzema’nın yeterli katkıyı sağlayamaması ve Adebayor’un da istenilen düzeyde katkı yapamaması. Hâl böyle olunca da Barcelona’nın 7 puan gerisinde kaldık.

23 Şubat 2011 Çarşamba

Olympique Lyon 1-1 Real Madrid

Mis gibi Şampiyonlar Ligi dururken, haftada birden fazla ŞL maçı yayımlamamaya yemin etmiş Star Tv yüzünden izleyemedim karşılaşmayı. Gazete başlıklarında genel olarak ''Real'e Fransa'da gülmek haram'' gibi başlıklar atılmış. Bu sefer yine gülemedik ama en azından tebessüm ettik.

LYON: 1 - REAL MADRİD: 1 
Gol
Dk. 83 Gomis (Lyon), Dk. 65 Benzema (Real Madrid) 


resimler sporx.com'dan alıntıdır.

20 Şubat 2011 Pazar

Levante Kokulu Sonuç

Real Madrid [2 - 0] Levante
6' [1 - 0] K. Benzema
41' [2 - 0] R. Carvalho 

 Geçen hafta çok keskin bir virajı dönmüştük. Barcelona'nın haftalar sonra puan kaybettiği haftada, ligin zorlu deplasmanlarından olan Espanyol'a karşı, 2. dakikada Casillas'ın atılmasıyla resmen maçın tamamını 10 kişi oynamamıza rağmen kazanmayı bilmiştik. Bu hafta ise Barcelona'dan önce oynayıp, puan farkını 2'ye indirip, Barcelona'nın puan kaybını bekleyecektik.

Maç kağıt üzerinde olduğu gibi sahada da kolay geçti diyebiliriz. Ligin ilk yarısındaki maç 0-0'lık sonuçla bitmişti. Ligde yaşadığımız 2. puan kaybıydı.  Bu maç Jose Mourinho için ayrı bir önem taşıyordu. Eğer Madrid kaybetmezse, Jose çalıştırdığı tüm takımlarda evinde kaybetmeme rekorunu tam 9 yıla çıkaracaktı. Dile kolay, 9 yıl. Ve nitekimde kaybetmedi Madrid ve rekoru 9 yıla çıkardı Mourinho. Maçtan önceki açıklamasında da ''Maç eğer 80. dakikada berabereyse, o an tüm riskleri alırım. Şampiyonluk rekordan daha önemli'' açıklamasında bulundu.

Maça gelecek olursak da, kadroda rotasyona gidilmişti. Mesut, Xabi Alonso ve Adebayor yedekti. Kaka ve Benzema ilk 11'deyken, orta alan Khedira ve Lass'a emanetti. Benzema dün sanki yeniden doğmuş gibiydi. Yedek kalmak bu sefer yaramış sanırım. 1 tane olumsuz hareketi yoktu dün gece. Golünü de attı. Ama golde Di Maria'nın payı çok büyüktü. Resmen al da at dedi Benzema'ya. Di Maria'nın gelişim süreci de oldukça gözle görülür bir hal aldı. Artık daha akıllıca işler yapıyor sahada. Ronaldo'daysa bir kısmetsizlik var. Bir türlü golü yapamıyor, vuruyor, kaleci çıkarıyor, vuruyor, az farkla dışarı çıkıyor. Çok hırslıydı ama gol vuruşlarında çok yetersiz kaldı. Bunu üzerinden atması lazım. Bunu da ancak bir golle başarır. Dün Marcelo pek ileri çıkmadı. Bana göre Espanyol maçının yıldızıydı. Sanırım Mourinho kendisini pek sıkmamasını söyledi.

Netice de önümüzde son yıllarda bize ters gelen bir Lyon maçı var. Ama bu sefer büyük favori biziz.

goal.com'dan alıntıdır.

3 Şubat 2011 Perşembe

Şimdi İntikam Zamanı

İlk başta Real Madrid-Sevilla maçıyla başlayalım. Yine takım üzerinde gol vuruşlarında ve pozisyona girme anlamında bir kısırlık vardır. Benzema, Ronaldo, Di Maria inanılmaz goller kaçırıyor. Özellikle de Ronaldo. 3 veya 4 maçtır gol atamıyor Ronaldo. Üzerinde bir şey varmış gibi. Çalışıyor, çabalıyor ama olmuyor. Dün de 2 tane kaleciyle karşı karşıya durumdayken golü yapamadı Portekizli yıldız.

Benzema ile kesinlikle olmayacağını dünkü maç anladım. O üzerindeki baskıyı bir türlü atabilmiş değil Benzema. Çok amatörce, çok basit hatalar yapıyor. Şunu anladım ki, yetenekli ancak futbol zekası çok düşük. Açık ofsayttaki adama pas atar, çok bariz ofsaytta kalır, topu sağa çekeceğine sola çeker. Hep yanlış tercihler. Eğer tek bir tercihi varsa ve o tercih de doğru tercihse o zaman doğrusunu yapıyor. O da tek tercih olduğundan.

Mesut Özil ise harikaydı. Her zaman söylüyorum, iyi ki Türk Milli takımını seçmedi de onu Real Madrid'de izleyebiliyoruz. Attığı gol ise karşı karşıya goller kaçıran Ronaldo'ya nazire yaparçasınaydı: ''Alacağın topu böyle çalım atıp, kaleciyi geçcen amuğa koyam'' dercesine bir gol oldu. Ama golden önceki Khedira'nın pası da harikaydı yane.


Gelelim El Clasico'ya. 4 günde 2 El Clasico. İlki 17 Nisan 2011'deki Santiago Barnebau'daki lig maçı. 2. maçsa 20 Nisan 2011'de Valencia'nın stadı Mastella Stadında. Şimdiden geyikler başladı. 2 maçta 10 golden aşağı atmaz Barça diye. Ama nisana daha çok var. O süreçe kadar Kaka ve Adebayor takıma girerse ve mevcut kadrodan sakatlıklar olmaz ise 2 maçta 2 galibiyet alır Mourinho. Mesela geçen sene Mourinho İnter'in başındayken Şampiyonlar Ligi grup maçlarında Barselona İnter'e top oynatmamıştı. Ama yarı final maçında Mourinho'nun istediklerini daha iyi yapan İnter'in Barselona'yı ne hale getirdiğini görüyoruz. O zamana kadar Mesut'u, Di Maria'yı,Kaka'yı,Adebayor'u istediği seviyeye çekecektir Moruinho ve bu iki maç ilk maça kesinlikle benzemeyecek.
 
 

Arsenal Türkiye